Dna İle Bulunan İlk Suçlu: Colin Pitchfork

Dna İle Bulunan İlk Suçlu: Colin Pitchfork

Dawn’ın cesedi bulunur bulunmaz, polis bir seri katil aradıklarını anlamıştır. İki buçuk yıl önce, 15 yaşındaki başka bir kurban olan Lynda Mann olay yerinden birkaç yüz metre ötede öldürülmüştü. Lynda’nın kıyafetleri Dawn’ın kıyafetleriyle aynı şekilde çıkarılmıştı ve o da kendi eşarbıyla boğulmadan önce tecavüze uğramıştı. Dedektifler ayrıca katilin bölgeyi bilen ve muhtemelen Lynda’yı tanıyan biri olduğuna inanmaktaydı.

Otuz yıl önce bir yaz günü, bir perşembe öğleden sonra 4.30’da 15 yaşındaki kız öğrenci Dawn Ashworth; bir arkadaşının Leicestershire, Narborough’daki evinden yola çıktı ve eve doğru yürümeye başladı. Dawn, birkaç dakikalık yürüme mesafesindeki yakındaki Enderby köyünde yaşıyordu; yerel olarak Ten Pound Lane olarak bilinen bir patika boyunca kestirmeden gitmeyi seçti. Ve sonra ortadan kayboldu. İki gün sonra Dawn’ın cesedi yakındaki bir tarlanın köşesinde; dallar ve parçalı ısırganlarla kaplı olarak bulunmuştur. Patolog incelemesinde, tecavüze uğramadan ve boğulmadan önce hatırı sayılır bir mücadele verdiğini tespit etti.

DNA İle Bulunan İlk Suçlu

Narborough ve çevredeki köyler korku içindelerdi. Leicester Mercury, “Aramızdaki Katil” başlıklı yazısında “Onu yakalayamazsak sıradaki kızınız olabilir” uyarısında bulunmuştu.

Polis, Lynda’nın katilini henüz bulamamışken, Dawn’ın cesedi bulunduktan hemen sonra suçlu bulundu ve apar topar tutuklandı. Katil, Dawn’ı tanıyan ve öğrenme güçlüğü çeken 17 yaşındaki Richard Buckland’dı. Sorgulama sırasında suçu tekrar tekrar kabul edecek ve ardından itirafını geri çekse de; 10 Ağustos’ta Dawn’ı öldürmekle suçlanacak ve ertesi gün mahkemeye çıkacaktı.

Ancak Buckland, Lynda’nın cinayetini itiraf etmeyi reddetti. Bu suçtan suçlu olmadığı konusunda kararlıydı. Polis, her iki kızın da aynı kişi tarafından öldürüldüğünden emindi, onun yalan söylediğine ikna oldu.

Genetik Uzmanı Alec Jeffreys Dna Testi İle Cinayete Farklı Bir Bakış Açısı Getiriyor

Bu arada, Leicester Üniversitesi’nde, genetikçi Alec Jeffreys , kalıtsal hastalıkların ailelerden nasıl geçtiğini incelemek için başarısız bir deney sırasında dikkate değer ve oldukça tesadüfi bir keşif yaptı. Jeffreys, deneyde hücreleri kullanılmış olan her bireyin büyük bir hassasiyetle tanımlanabileceğinin  fark etti . Ayrıca, bu keşif kişiler arasındaki akrabalığı belirlemek için kullanılabilirdi.

Keşfiyle ilgili bir akademik makale yayınladıktan sonra, Jeffreys’den, İngiliz ebeveynlerin çocukları olduklarına itiraz ettikleri göçmen çocuklar için onların haklarının savunulduğu bir dizi davada yardım etmesi istendi. Ancak DNA parmak izi henüz bir ceza soruşturmasında kullanılmamıştı. Jeffreys keşfiyle ilgili ilk konuşmasını yaptığında ve bunun suçluları yakalamak için kullanılabileceğini önerdiğinde, dinleyicilerden bazıları yüksek sesle gülmüştü.

Ancak bu alaycı yaklaşım bilimin ışığından fazla olamazdı. Jeffreys polisten beklenmedik bir telefon aldı. Ona yeni biliminin iki genç kızı kimin öldürdüğünü kanıtlayıp kanıtlayamayacağını sordu.

Jeffreys, Buckland’ın kanı ve ölü kızların vücutlarından alınan örnekler üzerinde testler yapmayı kabul etti. İşi bitirmek için gece boyunca çalıştı. Sonuçları aldığında, kızların aynı adam tarafından saldırıya uğradığını ve ayrıca Buckland’ın DNA’sının tamamen farklı olduğunu hemen gördü. Polise, bir adamın iki kıza da tecavüz edip öldürdüğüne dair inançlarında haklı olmalarına rağmen; Buckland’ın Lynda’yı öldürmediğini, Dawn’ı da öldürmediğini söylemek zorundaydı.

DNA İle Bulunan İlk Suçlu

Polis şaşırmıştı ve başlangıçta duyduklarına inanmakta isteksizdi. Jeffreys’in testi üç defa tekrarlanmıştır. Ancak sonuç aynıydı.

Açıkça masum olan Buckland , üç aydan fazla gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılmıştır. Polis, son derece tehlikeli bir seri katille yüz yüze olduğunu anladı.

Polis Kolaya Kaçarak Buckland’ı Suçluyor

Ertesi ay, dedektifler Buckland’ı temize çıkaran teknolojinin asıl katili yakalamak için kullanılması gerektiğine karar verdiler. Tüm mahalleyi tarayacaklardı. Bölgedeki her erkeğin DNA’sını toplamak için bir operasyon düzenleyeceklerdi. 1953 ve 1970 yılları arasında doğan, son yıllarda Narborough bölgesinde yaşayan veya çalışan her erkeğe mektup gönderilerek kan örneği vermeyi kabul etmeleri istenmiştir. Yerel bir okulda ve bir belediye ofisinde iki test merkezi kurulmuştur ve haftada üç gün sabah ve akşam olmak üzere iki test oturumu yapılmıştır. Her erkeğin kimlik kanıtı getirmesi beklenmekteydi.

Bu gönüllü bir plandı ve az da olsa birkaç kişi reddetti, bazıları iğneleri sevmediğini, bir ya da iki kişi de polis memurlarını sevmediğini söyledi. Ancak bu adamların çoğu kısa sürede fikirlerini değiştirdi. Suçların dehşeti ve katilin tekrar saldırabileceği korkusu testi reddedenler üzerinde hatırı sayılır bir toplumsal baskı oluşturdu. Ayın sonunda, yaklaşık 1000 erkek numune vermek için gönüllü oldu. Testleri yürüten adli tıp laboratuvarları yetişmek için sıkı bir çalışmaya girdi.

Sekiz ay sonra 5.511 erkek kan örneği vermiş ve sadece biri reddetmişti. Ancak verilen örnekleriyle eşleşme olmadı. Polis, avı genişletmeye başladı.

Numune verdiği kaydedilenler arasında 27 yaşındaki fırıncı ve iki küçük çocuk babası Colin Pitchfork da vardı. Üç yıl önce, Lynda’nın öldürüldüğü akşamki hareketleri hakkında sorgulanmıştır. Oldukça sakin bir şekilde, küçük oğluna baktığını söylemişti.

İki Kişinin Bildiği Sır Değildir

Ağustos 1987’de, Colin’in iş arkadaşlarından biri olan Kelly, Leicester’daki bir barda birayı fazla karıştırdı. Colin’in kan testi için kendi kanını kullandığını söyledi. Ancak bu sır uzun süre kalmayacaktı.

Altı hafta sonra, bardaki insanlardan biri bu konuşmayı polis memuruna iletti. Kelly derhal tutuklanmıştır ve günün sonunda Pitchfork da gözaltına alınmıştır. Bir dedektif ona haklarını okuduktan sonra, “Neden Dawn Ashworth?” diye sordu.

Soğukkanlı katil; “Fırsat. O oradaydı ve ben oradaydım.” demekle yetinmiştir.

Daha sonra hem cinayetleri hem de diğer iki cinsel saldırıyı ayrıntılı bir şekilde itiraf etti. Lynda Mann’e tecavüz edip öldürdüğünde, arabası yakınlara park edilmiştir. Oğlu arabanın arkasında uyuyordu. DNA testi onun çifte katil olduğunu doğruladı.

Takip eden Ocak ayında Colin mahkemeye çıkarılmıştır. Burada adaleti saptırmak için iki cinayet, iki tecavüz, iki uygunsuz saldırı ve bir komplo suçlamasını kabul etti.

Mahkemeye, “ciddi psikoseksüel patolojinin eşlik ettiği psikopatik tipte bir kişilik bozukluğunu” kaydeden bir psikiyatrik rapor verilmiştir. Ancak bu onu hapishane mahkumiyetinden kurtaramayacaktı. Ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır. O zamanki uygulamaya göre, içişleri bakanı Douglas Hurd, asgari süreyi 30 yıl olarak belirledi.

Son 30 yılda, bazı tahminlere göre; ceza soruşturmaları sırasında 50 milyondan fazla insanın DNA’sı test edilmiştir. Belki de milyonlarca suçlunun mahkumiyetini sağladı ve zaman zaman Buckland gibi masumlarda olası suçlamalardan aklanmıştır.

Korkunç Bir Aile Turpin Vakası Detayları adlı yazımızı okumak için tıklayınız.

Dna İle Bulunan İlk Suçlu: Colin Pitchfork

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir