Tarihin En Kötü Avukatı; Ronald Freisler

Tarihin En Kötü Avukatı; Ronald Freisler

Başlık ne kadar da iddialı. Yani bir insanın dünyanın en kötü avukatı olması için ne yapması gerekebilir?

Yazını devamında yaptıklarını okuduğunuzda az bile söylenmiş diyebilirsiniz. Kendisini bir hukuk neferinden çok kanunları kendi nefreti ekseninde döndüren; buna zemin hazırlayan biri olarak tanımlayabiliriz. İdam cezasına yepyeni bir utanç boyutu da kazandırmıştır.

Hayatını kısaca özetlersek;

Birinci dünya savaşı sırasında Ruslara esir düşen Ronald 1918’e kadar esir kampında hayata tutunmaya çalışıyor. 1917’de gerçekleşen Rus devriminden etkilenip Rusça öğreniyor. Zamanla Marksizm’le ilgilenmesi, Bolşeviklere olan sempatisini artırıyor. Şöyle ki esir kampındaki son günlerinde onlara yardımcı bile oluyor.

1925 ‘te Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’ne katılıyor. Sanırım partinin içinde Sosyalizm geçtiğinden dolayı böyle bir harekette bulunmaktadır. 1930’lu yıllarda tekrar Rusya’ya gidiyor ve Sovyet Rusya’nın en sert başsavcılarından Andrei Vyshinsky’yi izliyor.

Almanya’da 1942’de Halk Mahkemesi başkanlığına atanan Ronald;

Vyshinsky’nin tekniklerinden etkilenmiş olacak ki, yasal zekasını sadist sözlü taciz ve aşağılama teknikleriyle birleştirerek mahkeme salonunu Vyshinsky’nin gösteri davalarına eş kılmaktadır.

Günümüze kadar gelmiş videoları izlendiğinde inanılmaz rahatsız edici bir sesi olduğu ve durmadan bağırdığını da görebilirsiniz.

Şimdi gelelim onu bu kategorinin en kötüsü yapan icraatlarına;

Öncelikle onun bir iktidar kuklası olduğunun altını, söylediği şu sözle çizelim.

“Führer’im; halk mahkemeleri bundan böyle bir karar verirken, sizin nasıl karar vereceğinize inanıyorsa, o yönde bir karar vermeye çalışacaktır.”

Kırmızı cüppesi ve devasa kırmızı gamalı haç pankartlarının altında duran Roland Freisler, uzun, çılgın konuşmalar yapar; sanıkları uzun süre aşağılamaktan hiç çekinmezdi. Bu onun “adalet” dağıtırken yaptığı ritüellerden biriydi sanki.

Üç yıllık süren Halk Mahkemesi Başkanlığı kariyerinde 2 bin 6 yüz idam cezası kararı vermiştir. (Bazı kaynaklarda 5 bin olduğu da yazmaktadır) Bu, mahkemenin kuruluşundan itibaren; Volksgerichtshof’un tüm senatoları tarafından verilen ölüm cezalarının yarısından fazlasıydı.

Freisler, gençleri ölüme gönderilmesine izin verecek bir yasa bile çıkardı.

Örneğin Şubat 1943’te Freisler, Sophie Scholl, Hans Scholl ve White Rose Movement gençlik hareketi öncülerini Münih Üniversitesi’nde savaş karşıtı broşürler dağıttıkları için ölüme mahkûm etti. Duruşma bir saat içinde bitti. (Buradan da ne kadar adil bir yargılanma olduğu sonucuna varılabilir.) Üçü de tutuklandıktan sadece altı saat sonra giyotine gönderilmiştir.

Adolf Hitler’e 20 Temmuz 1944’te suikast girişiminde bulunmakla suçlanan ve neredeyse Hitler’i öldürmeyi başaracakken yakalanan yüksek rütbeli Nazileri çıplak olarak darağacına gönderdi. İnfazları uzun ve acılı olması için piyano teli kullanıldı ve et kancalarına asıldılar ve burada yavaşça boğularak öldüler. Bu vahşiliğe tabi ki kimse itiraz edemedi.

Gönül isterdi ki Ronald tutuklansın ve adli (veya değil) yargılansın. Cezası neyse çeksin. Âmâ İlahi adalet daha hızlı davrandı. Ve 3 Şubat 1945’te, Berlin’deki hükümet binalarına Sekizinci Hava Kuvvetleri hava saldırısı sırasında çöken binanın altında ezilerek öldü.

Eğer yargılanıp idam cezası alsaydı bu gerçekten güzel bir ironi olacaktı.

Merak edenler için Cellat Hitler’in Hizmetindeki Katil, Ronald Freısler kitabında daha ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz.
Şiddete Maruz Kalan Ünlüler ve Detayları adlı yazımızı okumak için tıklayınız

Tarihin En Kötü Avukatı; Ronald Freisler

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir