Savunma Mesleği İçerisinde Yemin
Yemin törenleri ilk defa İ.Ö. 14 ve 13. Yüzyıl zamanlarında Eski Mısır’da ortaya çıkmıştır. Bu durum ise tamamen hiyeroglif yazılarından anlaşılmıştır. Tarihsel süreçler boyunca toplumsal yasalar mesleklere ve makamlara yemin etme sorumluluğunu yüklemiştir. Söz konusu olan sorumluluk ise yargıçların, firavunların ve kralların görevlerine başlamadan evvel birçok metin yardımı ile kutsal olduğu düşünülen bir varlığı tanık olarak belirterek yemin etmeleri ile başlar.
Yemin, uzun bir zaman önce dini bir temele dayanarak dini ögeleri öne çıkaran bir olguydu. Zaman geçtikçe hukuk alanında haysiyet gibi terimler herkes tarafından daha çok bilinmeye başlandı. Yemin kelimesinin kökeni İbranice’deki ‘Şevuah’ adlı bir sözcükten gelmektedir. Gelelim yemin kelimesinin asıl kaynağına: Yemin sözcüğü kaynağını Filistin Kralı Abimelek’e Hz. İbrahim’in yedi dişi kuzu için yemin edişinden almaktadır. Yeminin anlamı toplumdan topluma değişiklik gösterir. Bazı toplumlarda yemin büyük bir günah olarak görülürken bazılarında da küfür biçiminde algılanabiliyor.
Yargılamada Yemin Zorunluluğu
Yargılama konusunda yemin zorunluluğu ise ilk defa M.Ö 5. Yüzyıl zamanlarında Atina’da ortaya çıkmıştır. Sokrates’in mahkum olmasında karar kılan ve Atina toplumu tarafından seçilmiş olan halk jürisi niteliğindeki Beşyüzler Meclisi, yargılama yapma esnasında iki kez yemin ediyordu. Bu yemin tamamen tören şeklinde gerçekleşiyordu.
Mesleği icra etmeye başlamadan evvel yemin edilmesi gerektiğini tarihin ilk zamanlarından beri görüyoruz. Savunma mesleğinde yeminin yeri oldukça kutsaldır. Avukatlar, müvekkile ve yasalara bağlı olduğunu yemin ederek kanıtlamış olurdu. Yemin etme süreci her zaman törenle belgelenmezdi. Bazen de yemin metni okunur ve tamamen sade şekilde bu süreç gerçekleştirilirdi. Bazı dönemlerde yemin sadece bir defa edilirken diğer dönemlerde ise her dava sürecinde yeniden tekrarlanmıştır.
Savunma Mesleği İçerisinde Yemin
Savunma mesleği açısından ilk yemin Roma’da hayata geçirilmiştir. Roma’da yemin etme durumu yalnızca hukuk davalarında uygulanıyordu. Ceza davalarında savunma yemini uygulanmıyordu. Bunun sebebi ise yemin etmenin ahlaksız bir hareket olduğuna kanaat getirilmesiydi. Adwo – Catus’lar yani Romalı savunanlar hukuk davasına başlangıç yaparken yemin ediyorlardı. Bu yemin, adaletli davranacaklarına ilişkin ibareler içeriyordu.
Türkiye’de Avukat adaylarının mesleğe kabul edilmesi, avukatlık ruhsatnamelerinin verilmesiyle birlikte bir hüküm ifade etmektedir. Avukatlık adayı olan birey, ruhsatını aldığı andan itibaren avukat unvanını kazanmış olur. Avukatlık ruhsatı Türkiye Barolar Birliği vasıtasıyla tek tip şeklinde bastırılmaktadır. Avukatlık kimliği resmi nitelik taşır. Bu yüzden de bütün özel ve resmi kurumlarda kabul edilir. Avukat adayları avukatlık ruhsatnamelerini teslim alırken yemin ederler. Bu yemin, başvurulan baronun yönetim kurulunda yer alan kişilerin yanında gerçekleştirilir. Edilen yemin bir tutanağa bağlanır. Yönetim kurulu üyeleri ve avukat tarafından imzalanarak avukatın sicil dosyası içerisine eklenir. Avukatlık unvanını kazanırken avukat adayı mesleğin onuruna, hukuk kurallarına ve ahlaka uygun şekilde davranacağına dair namusu ve vicdanı üzerine bir yemin eder. Yemin metni ise şu şekildedir
Hukuka, ahlaka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun şekilde davranacağım konusunda namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!