Hukuk İnkılabları
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk , hukuksal anlamda bağımsızlığımızı ilan edemediğimiz taktirde bütün yapılan çalışmaların , kazanılan savaşların hiç bir anlamı olmadığını ifade etmiştir. Bu söylem sonrasında yapmış olduğu temel çalışmaların başında hukuk inkılaplarının gerçekleştirilmesi ve yeni bir anayasanın oluşturulmasıdır. Bu temel nedenlerin dışında ülke içerisinde bulunan karmaşanın önüne geçilmek istenmesi de bir diğer önemli konu başlığıdır.
Hukuk İnkılabları ‘nın nedenlerini sıralayacak olursak şu sonuçları elde edebiliriz ;
- Mevcut hukuk yapısında iki farklı alanın aynı anda kullanılmaya çalışılması ( Şer’i Hukuk ve Örf’i Hukuk ) ,
- Çok ulusluluk sebebi ile ( din , dil , ırk , mezheb , milliyet … ) hukuk bütünlüğünün sağlanamamış olması ,
- Hukukta müslim ve gayri – müslim ayrımının ortadan kaldırılmak istenmesi ,
- Ceza Hukuku alanında , mevcut yapının suça maruz kalan kişileri korunmasında yetersiz kalınması ,
- Evlenme , boşanma , miras gibi medeni hukuk kurallarının dini yorumlar doğrultusunda uygulanması ,
- Mahkemelerde sadece bir kişinin yargıç olarak görev alması ve sonucunda sadece bir kişinin yorumu sonrasında oluşabilecek yanlı kararların önüne geçilmek istenmesi ,
- Kadın hakları konusunda neredeyse hiç bir düzenlemenin olmaması ve kadınların hukuki ortamda ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmesi ,
- Ekonomik anlamda yaşanabilinecek sorunların önüne geçecek hukuki kuralların çok sınırlı olması ,
- Laik bir devlet anlayışı kurmak için bulunan engellerin kaldırılmak istenmesi şeklindedir.
Bu nedenler doğrultusunda yeni bir anayasanın düzenlenmesi kaçınılmaz olmuştur. Kabul edilecek anayasa ve sonrasında anayasanın uygulanmasında yaşanabilinecek problemlerin önüne geçilmesi adına bir çok işlem gerçekleştirilmiştir. Uygulanan Hukuk İnkılabları ise şöyledir ;
- Türkiye Cumhuriyeti ‘nin ilk anayasası olan Teşkilat – ı Esasiye 20 Ocak 1921 yılında yayınlanmıştır.
- Cumhuriyetin ilanından sonra yeniden bir anayasa düzenlenmiş ve 20 Nisan 1924 yılında yayınlanmıştır.
- Medeni Hukuk konusunda yaşanılan problemlerin önüne acilen geçilmesi sebebi ve en ileri seviyede olduğu düşünülen İsviçre Medeni Kanunu 17 Şubat 1926 kabul edilmiştir.
- Yine benzer şekilde Borçlar Hukuku ‘nun düzenlenmesi adına İsviçre ‘nin Borçlar Kanunu 8 Mayıs 1928 ‘de kabul edilmiştir.
- Sırasıyla 10 Mayıs 1928 yılında Ticaret Kanunu Almanya ‘dan , 1 Temmuz 1928 yılında Ceza Kanunu İtalya’dan ve ilerleyen dönemlerde İdare Hukuk Fransa ‘dan , ülkemizinde uyum konusunda problem yaşamaması adına revize edilerek kabul edilmiştir.
- 30 Nisan 1930 yılında düzenlene Belediye Kanunu ile kadınların belediye seçimlerinde seçmen olarak görev alabilmelerine izin verilmiştir.
- 26 Ekin 1933 yılında ise kadınlara , muhtar seçme ve köy ihtiyar heyetine seçilebilme hakkı tanınmıştır.
- Kadınlar için düzenlenen son kanun ile beraber 5 Aralık 1934 yılından itibaren seçme ve seçilme hakkı kadın vatandaşlarımıza da tanınmıştır. Bu yasanın kabulü sonrasında yapılan 1935 yılı genel seçimlerinde 18 kadın milletvekili seçilmiş ve sorunsuz olarak görevlerine başlamışlardır.
Uygulanan hukuk inkılapları sonrasında ülkemiz bir çok alanda yeniliğe kavuşmuştur. Hem daha demokratik hem de daha eşit ve laik bir toplumun temelleri atılmıştır. İnkılaplar sonrasında en dikkat çeken yenilikleri şöyle sıralayabiliriz ;
- Çok eşlilik kesinlikle yasaklanmıştır. Sadece tek eşlilik serbest hale gelmiştir. Birden fazla kadın ile evlenenler hakkında ağır cezalar ortaya konulmuştur.
- Resmi nikah zorunlu hale getirilerek imam nikahı v.b. uygulamalar ile evlenmiş olan kişiler evlilikleri yok sayılmıştır.
- 18 yaş ve altında evlilik yapmak , sadece özel izinler doğrultusunda yapılabilinir hale getirilmiştir.
- Boşanma konusunda erkek bireyin hangi hakları var ise kadınlarında aynı haklara sahip olması sağlanmıştır. Ayrıca kısa bir dönem sonrada evlilik sonrasında kadınlara ayrıcalıklı haklar tanınmıştır.
- Miras konusunda erkek çocuk veya bireyin ayrıcalıklı hakları ortadan kaldırılarak , miras konusu özel şartlara göre ve kadın ile erkeğin eşit olacağı şekilde düzenlenmiştir.
- Azınlık , gayri – müslim gibi vatandaşların hakları ile tüm vatandaşların hakları eşit hale getirilmiştir. Kanun önünde hiç bir din , dil , mezhep v.b. ayrım yapılmaksızın yargılama ve eşitlik ilkesi şart koşulmuştur.
- Kadınların istedikleri işlerde çalışabilmeleri sağlanmıştır ( Özel işler haricinde. Özel işler – maden işçileri … – halen günümüzde kadınlar tarafından çalışması yasak olan işlerdir ).
Özellikle hak ve eşitlik doğrultusunda yapılan yenilikler sonrasında daha yaşanabilinir hale gelen ülkemiz , dış devletler tarafında da saygı görür hale gelmiştir.
Çok zor dönemlerde yapılan hukuk inkılaplarının bir kısmı halen günümüzde kullanılmaktadır. Kullandığımız anayasa ve hukuksal reformlar ile ilgili de daha yıllar önce , Gazi Mustafa Kemal Atatürk ‘ün bir eleştirisini sizlerle paylaşmak isteriz ;
Efendiler !
Avrupa’nın bütün ilerlemesine , yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlana durmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa ‘dan nasihat almak , bütün işleri Avrupa ‘nın emellerine göre yapmak , bütün dersleri Avrupa ‘dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki , hangi istiklal vardır ki , ecnebilerin nasihatleriyle , ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin ? Tarih , böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir !..
Her daim gelişen ve örnek alınan hukuk kurallarının olmasını temenni ederiz.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!