Zeigarnik Etkisi
1920 yılında Rus pskiyatr ve psikolog olan Bluma Wulfovna Zeigarnik (1900-1988) ve bir grup psikolog arkadaşları Berlin Üniversitesinin restoranına giderler. Siparişlerini tek bir garson almış ve hiçbir şekilde siparişleri not etmemiştir. Zeigarnik daha sonra aynı restorana giderek siparişlerini alan garsonu bulur ve kendisine tüm siparişi nasıl aklında tuttuğunu sorar, garson değil siparişleri Zeigarnik ve arkadaş grubunu bile hatırlamamaktadır. Garson aldığı siparişlerin müşteriye ulaşana kadar aklına yazdığını ulaştığında ise beyninden tamamen sildiğini söyler. Zeigarnik, fark ettiği ve sonrasında oldukça ilgisini çeken bu olay üzerine çalışmalar yapmaya başlar. Bir grup deneği iki farklı teste tabi tutar. İlkinde deneklere belli renkteki boncukları onlara verilen sıraya göre dizmelerini ister. Boncuk dizimleri sırasında denekleri engelleyerek işlerini yarım bırakmalarını sağlar. Aradan belirli bir zaman geçtikten sonra deneklere hangi dizimlerin akıllarında kaldığını sorar. Deneklerinin tamamının cevabı yarım bıraktırılan boncuk dizimleri olduğu yönündedir. İkinci deneyde ise yarım bıraktıkları işleri olan deneklere, bir roman okumalarını ve romandaki tüm detayları anlatmaları istenir. Deneyin sonucunda deneklerin romana tam anlamıyla odaklanamadığı ve detayları yeteri kadar hatırlamadıkları görülür.
Zeigarnik Etkisi Nedir
Zeigarnik, çalışmalarının sonucunda bitirilmemiş, sonlandırılmamış işlerin insan zihnini daha fazla meşgul ettiğini açıklar. Zeigarnik ’in bu çalışmaları sonrasında bu durum Zeigarnik etkisi olarak adlandırılmıştır.
Tam 60 yıl sonra Kenneth McGraw, deneklerden bir ödül karşılığında zor bir yapbozu tamamlamaları istemiş ama tamamlamalarına fırsat vermeden deneyin bittiğini söylemiş ve deneklere yapbozu bitirmemelerine rağmen ödüllerini vererek deney ortamından ayrılmıştır. Ama asıl deney tam olarak burada başlamaktadır. Deneklerin büyük çoğunluğu kendi istekleri ile yapbozu yapmaya devam etmişlerdir.
Zeigarnik Etkisi Sonuçları
Zeigarnik sendromu birçok insanın hayatını oldukça etkileyen bir durum ve bunu zamanında fark ederek kullanan birçok kişi ve sektör bulunmamaktadır. Charles Dickens’in romanlarında yararlandığı durum, film, dizi ve reklam sektörleri gibi birçok alanda bu etki kullanılmaktadır. Bu etki profesyonel iş hayatında İnsan Kaynakları tarafından personelin motivesini artırmak için kullanılmaktadır. Dışardan bir etki ile bu durum yaratılıyor olsada aslında insanların doğasında bu durum kendiliğinden vardır. Dürtü insanların doğasında olduğu için bir işe başladığınız zaman bitirme dürtüsü eş zamanlı olarak insanı sarar. Yarım bırakılan her iş insanın beynini meşgul eder ve yeni başlanılan işe odaklanılamaz sürekli akıl yarım kalan iştedir. Her bitirdiğiniz iş sonrası beyinde dopamin hormonu salgılanır ve böylece motive olursunuz.
Tüm bunlar bilimsel olarak kanıtlanmış olsada bizde de karşılığı tam olarak” Başlamak bitirmenin yarısıdır” atasözü ile yerini almıştır.
Gerçekten okuduğunda insana kendinden bir şeyler bulduran metinlerden.